Şirketinize yatırım alma sürecinde sizi ne bekliyor? Herhangi bir yatırımcı veya potansiyel ortak şirketinizle ilgilendiyse ve genel bilinen adıyla “Due Diligence” süreci yaşamışsanız, bu yazıda aktaracaklarımı yaşayarak deneyimlemişsiniz demektir. Henüz bu tür bir süreçten geçmemiş olan işletme sahipleri için ise yatırım yaklaşımı konusunda güzel bir özet olmasını hedefliyorum.
Öncelikle bir şirkete ortak olmak, yatırım yapmak veya tamamen şirketi devralmak konusunda ciddi olan şirketler, mutlaka finansal, vergisel ve hukuksal boyutuyla işletmenizin dış uzmanlar tarafından gözden geçirilmesini ve şirket değeri konusundaki pazarlıklarda bu inceleme sonuçlarının da dikkate alınmasını isteyecektir.
Bir finansal inceleme çalışmasında genellikle şirketin Türk Vergi Mevzuatına (TVM) göre tutulan resmi verilerinden üretilmiş bilanço ve gelir tablosundan yola çıkılmakta olup, yatırım ederini bulmak ve şirketin reel durumunu ortaya koymak için bazı farklar hesaba katılmaktadır. Bunlardan en sık karşılaşılanlara ilişkin bazı örnekleri paylaşmak istiyorum.
- Tahsil edilemeyecek alacaklar: Bilançoda oldukça yüksek tutarda görünen ticari alacaklar, çek veya senetli alacakların detaylarına inildiğinde uzun zamandır hareketsiz kalan ve tahsil kabiliyetini yitirmiş alacakların önemli bir tutar teşkil ettiği görülmektedir. Bu durumdaki alacaklar şirket ve yatırım değerlemesine baz olacak mali tablolarda elimine edilmektedir.
- Değer düşüklüğüne uğramış hareketsiz stoklar: Yine şirketin stokları detaylı olarak değerlendirildiğinde, uzun zamandır üretimde kullanılmayan ve artık yeni üretim girdilerinin arasında olmayan ilk madde ve malzemeler tespit edilebileceği gibi, mamul veya ticari mal gurubunda olup da kayıtlı değerinden satılması mümkün olmayan stokların tespiti de sıkça karşılaşılan durumlar arasındadır.
- Ekonomik değeri yanıltıcı duran varlıklar: Vergisel düzenlemelere göre amortisman ayrılan veya hiç amortisman ayrılmama hakkı kullanılan makine ve teçhizatların ve benzeri duran varlıkların defter değerleri büyük ölçüde yanıltıcıdır. Bu nedenle maddi duran varlıklar reel ekonomik ömürlerine göre yeniden hesaplanarak yatırım değerini belirlerken dikkate alınır.
- Faaliyet dışı/olağandışı gelirler: Şirketin faaliyet döngüsü veya ana faaliyet konusu içinde bulunmamakla birlikte zaman zaman önemli tutarda maddi duran varlık satışı, mali duran varlık satışı veya büyük tutarda bir tazminata hak kazanılması gibi gelirde büyük dalgalanmalar yaratan işlemler gerçekleşebilir. Bu tür arızi durumlar şirket yatırım değerlemesindeki FAVÖK (Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kar) hesaplaması dışında tutulur.
- Kıdem tazminatı karşılıkları: TVM kapsamında kayıtlara alınması ihtiyari olan kıdem tazminatı karşılıkları veya kullanılmayan izin karşılıkları da yine şirket yatırım değerleme hesaplamalarını önemli derecede değiştirebilir niteliktedir.
Bunların dışında Türkiye’de şirketler 5 yıl geriye dönük olarak vergi incelemesine açık olduklarından, özellikle son 5 yıllık dönemdeki vergisel risklerin tespitine yönelik bir uzman incelemesi yapılır. Benzer şekilde şirketin ana sözleşmesinden, ticari sözleşmelere ve işçi sözleşmelerine kadar tüm hukuksal riskleri değerlendirilerek raporlanır. Kimi durumlarda sektörel veya çevresel risklerin tespiti için de teknik uzmanların incelemesi sürece dahil edilir.
Bunları neden anlattım? Amacım, şirketinizi satma veya yatırım almak gibi bir niyetiniz varsa, sizi bekleyen süreci tahmin etmenizi ve olası rakamsal farklarınız konusunda bilgi sahibi olmanızı sağlamaktı. Aynı zamanda şimdiden hedeflediğiniz şirket değeri ve yatırım bedeli için yapmanız gerekenler üzerinde çalışmanız gerektiği konusunda bir fakındalık yaratmayı hedefledim.
Şirketimiz kırkında da olsa, neyin farkında olduğumuz ve buna göre aldığımız aksiyonlar gerçeğimiz oluyor. Ne dersiniz?
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın
Belma Öztürk Gürsoy
ActionCOACH İşletme Koçu